Friday, March 21, 2008

Yeni Gelişmeler (Ergenekon gözaltıları)

Pek çok şey, şu sıralar hızla yaşanmakta Türkiye'de. Geçen haftanın parti kapatma davasının hemen ardından bir hafta sonra bu kezde Ergenekon'la ilgili üç kişi (İlhan Selçuk, Doğu Perinçek ve Kemal Alemdaroğlu) sabaha karşı gözaltina alındı. Böyle apar topar göz altına alma işlerini hiç sevmiyorum. Hele hele bu insanların bir yerlere kaçacakları yoksa zaten, böyle apar toparlık niye? İşin ilginci, bugün, bütün medya nerdeyse bu olayı "Türkiye Şokta" başlıkları altında verdi. Eğer bu tür gözaltına alınmalara karşıysaniz, şok oluyorsanız, niye daha önceki gözaltilarda tutarlı davranıp karşı çıkmadınız yıllarca! Herneyse, bu yapılan, açıkça Turkiye'deki Polis Devleti havasını güçlendiren bir durumdan başka birşey değil kanımca!

Bugünün beni belkide daha çok üzen bir haberide (Milliyet), Abant İzzet Baysal Üniversitesindeki bazı öğrencilerin özel güvenlikçiler ve jandarma tarafından tekme tokat dövülmeleri olayı! Resimleri görünce içim sızladı. Öğrenciler rektörlükten izin almadan Irak'ın işgalinin 5. yılı nedeniyle açıklama yapmak istemişler. İzin alınmayışı gerekçe gösterilebilse bile, böylesine acımasızca müdahale ne oluyor! Bırakın insanlar istediklerini söyliyebilsin. İnsanımızın sesini kendi ellerimizle boğuyoruz. Hele bu kişiler, üniversite çağı öğrencileri olduğunda durum dahada düşündürücü! Bunlar bizim çocuklarımız değil mi? Sanki düşmana saldırı düzenlenircesine bir gence dayak atılmaz ki! Böyle yaptıkça ne bekliyebiliriz gelecek kuşaklardan!

Fazla dağıtmadan ilk konuma döneyim: İlhan Selçuk'uğun yazılarını severim, onlarla büyüdüm. O'nun Pencere'sinden de doğrunun bir parçasının görüldügüne inanıyorum (bir arkadaşımın çok sevdiğim felsefi söyleminin bir parçası). Ama, devlet icinde devlet olmaya kalkanlardansa eğer, hesabini kesinlikle vermeli. Devlet ve dolayısıyla halk, en tepede kendini en üstün görüp, "herşeyi bu aşağılık halktan çok daha iyi ancak biz biliriz" diyenlerden çok çekti. Ergenekon bir an önce açığa çıkartılmalı! Türkiye'nin bugün içinde bulunduğu hırçın yapıda, devlet içindeki çetelerin çökertilmeye çalışmalarıyla doğru orantılı! Yerleşik kemirgenler, foyaları birer birer ortaya çıkmaya başladığında ortalığı ateşe vermekten çekinmiyorlar. Birkaç alt düzeyde piyonun yakalanmasına ses çıkartmayan ve olayın bu seviyede kalıp örtbas edilmesi taraftarı çevrelerin homurtuları şimdi daha da çok çıkar olacak.

Siz devletin iç çetelerinden temizlenmelerini istiyormusunuz? Ben içtenlikle istiyorum.
Siz Türkiye'nin uygar bir hukuk devleti olmasını istiyormusunuz? Ben çok istiyorum.
Siz Türkiye'de sulandırılmamış gerçek bir demokrasiye varmısınız? Ben varım.

Belki çok naifsin diyeceksiniz, belki aldırış etmiyeceksiniz, ama ben daha başka onurlu çözüm yolları göremiyorum. Halkıyla barışık, sevgi sunan, koruyan, hukuku üstün tutan bir devlet istiyorum.

Bu arada, özellikle geçen haftaki yazımın ardından, AKP'yi savunduğumu düşünenler olabilir! Durum öyle değil. Yaptıkları bazı işleri (özellikle 1. dönemde), benim düşünce sistemine daha yakın olduğum partilerden daha ilerici bir şekilde yapmalarını, çözüm üretebilmelerini (sorunlar yumağı oluşturup sürekli şikayet edenleri çok gördük) hoşnutlukla karşıladım. Ancak bu yeni dönemde AKP'nin, yürekten Atatürk'çü ve laik olan (benimde içinde yer aldığım) çevrelerin özellikle de son zamanlarda daha fazla oluşan endişelerini yeterince gideremediğinin de farkındayım. Bunu bir an önce dikkate almalarını öneririm!

Hepinize iyi günler :)