Saturday, January 31, 2009

Bizim Yorumcular, Yazarlar ve Diğerleri

Bu son olaylarla ilgili yorumlara, yazılanlara bakınca ilginç bir tablo çıkıyor ortaya. Kimi yazarlar diyor ki, aman efendim diplomasiyi bilmiyor bizim başbakan, Kasımpaşa'lılığı tutuyor! Yok efendim "siz" yerine "sen" demiş karşılık verdiği anda! Aman efendim şimdi ilişkiler ne olacakmış bir çuval incir boşa gitmişmiş!

En sonuncusuyla başlıyayım, öyle bir çuval incirin boşa gittiği mittiği yok. Dünya ne olup bittiğini gayet iyi biliyor, güzelce görüyor. Dahada ötesi, Ortadoğu'nun Türkiye'ye gereksinimi var, özellikle de İsrail'in. O yüzden, Peres, olayın hemen ardından telefon açıp alttan alıcı açıklamalar yapıyor, diğer yetkililer durumu düzeltmeye çalışıyor. Tabi biliyorlar ki, ortada bir savaş suçu var, ettikleri haltlar var, Bush'un son günlerinde delirip ortalığı toza dumana katmanın getirdiği dayanılmaz ağırlık var! Tüm dünya biliyor ki, bunu İsrail bilinçli olarak, Obama yerine geçmeden alel acele yaptı. Bush'un karanlık döneminin en son günlerini kendince ders vermeye ayırdı. Bütün dünyanın gözü önünde, yapma etme diyenlere aldırmadan ve sırtını Amerika'nın duyarsız, aşağılık yönetiminin son günlerine dayayarak yaptılar katliamlarını. Bunu vicdanlı, insancıl hiç kimse deskteliyemez...

Şimdi gelelim bizim kukla yazarların diğer söylediklerine: Dedim ya, değişik gazetelerden bir gurup yazar, ağız birliği içinde, sen ve siz ayrımı üzerinde duruyor. Sen demek diyorlar, çok ayıp, hiç öyle yapılır mı ayakları çekiyorlar! Ahmaklar mı demeli, kuklalar mı, dalkavuklar mı! Dünyanın gözü önünde ölen çocuklar hiç mi rahatsız etmedi sizi? Başka gerekçe bulamadınız da, "sen-siz" üzerine mi dayıyorsunuz eleştirinizi? Beş yaşında bir oğlum var, bir babanın nasıl yüreğinin yanacağını, içine nasıl ateş düşebileceğini, atacağı feryadı hissedebiliyorum. Onların çığlıkları kulaklarımda sanki. Bizim şaklaban yazar takımı senden ve sizden dem vuruyor, kendince bildiklerini sandıkları diplomasiden söz ediyor! Dahada aşağılaşmayın, konuştukça batıyorsunuz!

Kasımpaşa'lılığından söz ediyorlar Erdoğan'ın. Ağızlarınıza düştü ya, bir ciklet gibi çiğneyin çiğniyebildiginiz kadar. Başka laf bulmanıza, düşünmenize gerek yok! Kullanın kullanabildiğinizce! Ama kime sözleriniz? Olsa olsa, çevrenizdeki o kelaynak sürüsüne!

Kimi zaman, acaba benim kendi Kasımpaşa'lılığımdan ötürü mü bir savunma durumuna geçiyorum diyorum kendi kendime! Belkide öyle olabilir, bilemiyorum. Küçükken sokaklarda belkide yan yana yürüyüp geçmişizdir. Belki Cuma pazarında anneannemle pazarda alışveriş yaparken, kendiside alışverişteymiştir. Belki Kadıçeşme çıkmazının önünde oynarken gözgöze gelmişizdir. Yada Tonoz'da top oynayanlar arasinda bir arada bulunmuşuzdur, uçurtma uçurtmuşuzdur, Bayram yerinde bayram etmişizdir kim bilir. Benden 12 yaş büyük kendisi, ama o bölgenin tozunu toprağını paylaşmışızdır bir zaman.

Kendisine, Kasımpaşa'lı diye akıllarınca aşağılamada bulunuyorlar, sinirlerini tutamamasından dem vuruyorlar. Yapılan haksızlıklar karşısında baş eğilmesini mi bekliyorlar? Evet, İstanbul beyefendiliği çok güzeldir ama yeri gelince karşılık vermesinide bileceksin! Herşeye bir kulp bulup çözüm üretemiyen yazar bozuntuları: Öncelikle olanı biteni anlayın, toplantıyı baştan sona izleyinde hiç olmazsa öyle yorum yapın. Devleti teslim eden kişiye ne dendiğini görün sonra Kasimpaşa'lı eli maşalı uyarılarından söz etmeye başlayın. İyice anlayında, o zaman belki sizde de Kasımpaşa'lı olabilirsiniz...