Thursday, August 7, 2008

Olimpiyat Oyunlari Baslamak Uzere

Yarin Olimpiyat oyunlari baslayacak Pekin'de. Turkiye 4. sirada acilisa katilacak. Daha onceki oyunlarda, alfabetik siraya gore sonlarda ortaya cikan olimpiyat takimimiz bu kez baslarda yer aliyor. Nedenide Cincede Turkiye'nin 'Tu' karakterinin uc vurusta yazilmasiymis. Acilista onlerde olmak guzel bir durum. Simdiden Turkiye'ye cok cok basarilar...

Wikipedia'dan su bilgiler ilginizi cekebilir: Acilista bayrak tasiyicilar ve siralari.

Ayrica bugun, Radikal'den Haluk Sahin'in ilginc bir yazisiyla karsilastim olimpiyatlarla ilgili. Sizlerle paylasmak istiyorum o yaziyi:

//-----------------------------------------------------
Bu olimpiyatların asıl mesajı

Artık başımızı aylardır içinde tuttuğumuz delikten çıkartıp dünyaya bakmamızın zamanı gelmedi mi?
Hele bu cuma günü Beijing’de Olimpiyat Oyunları’nın başlayacağını düşünecek olursak... Bu olimpiyatların şimdiye kadar yapılmışların en önemlisi olacağını öne sürenler var. En azından ev sahibi Çin öyle düşünülmesini istiyor.
Her ne kadar, önemli olan spordur deyip dursalar da; asıl gösterinin başka alanda olduğunu başta Çinliler herkes biliyor. Milyarlarca insan televizyondan seyredecak, ama Çin yönetiminin asıl seyircisi insanlık değil bu kez.
Asıl seyirci tarih! En büyük yargıç!
Çin bu olimpiyatlara onun önünde vereceği bir sınav gözüyle bakıyor. Sanki tribünlerin üzerinden bakıyor ‘tarih baba’.
Ve Çin halkının sırtını sıvazlıyor, “İşte oldu, nihayet oldu, intikamını aldın!” diyor.
Böyle bir sırt sıvazlamayı çok özlemiş bir ulusun çocukları olarak bizim anlayabileceğimiz bir şey bu. Çöküşü 300 yıl sürmüş ve Batı emperyalizmi tarafından onuru kırılmış bir başka ‘merkezi imparatorluk’un mirasçısı olarak...
Çin, binlerce yıl süre ile bir ‘merkezi imparatorluk’tu, yani kendisini dünyanın merkezi olarak görüyordu. Tüm uygarlığa saat ayarının verildiği yer olarak.
Batı uygarlığı kapitalizm ve Aydınlanma ile büyük sıçramasını gerçekleştirince merkezi imparatorluk bir kâğıttan kaplana döndü.
Batlı emperyalist güçler mağrur Çin’in burnunu sürtmek ve aşağılamak için ellerinden gelen her şeyi yaptılar...
İmparatoru Çin halkını afyon iptilasından kurtarmaya çalışıyor diye savaş açtılar, çünkü afyon ticaretinden kazandıkları paradan yoksun kalmak istemiyorlardı.
Aşağılanmanın ve onur kırıklığının en utanç verici örneklerini yaşadı Çin. İşte bu travma Çin’in bilincinin ayrılmaz bir parçası haline geldi. Bunu anlamadan Çin’i anlamak mümkün değildi.
Çin’in nasıl olup da bir anda komünist ekonomik düzenden kapitalist ekonomik düzene geçtiğini, bunu kendisine nasıl açıkladığını merak ediyordum. Üç yıl önce Çin’e gittiğimde sorunun yanıtını buldum: Çin için süreç değil, sonuçtu önemli olan. Kalkınmayı sağladıktan ve Çin’in kırılmış onurunu onardıktan sonra, ha komünizmle olmuş ha kapitalizmle fark etmiyordu.
Mao’nun Büyük Kültür Devrimi aslında komünizme tanınan son şanstı. Çin’in bir şekilde kendisine çağ atlatacak o ‘artı değer’i yaratması gerekiyordu. Ve bunun elde edilebileceği tek kaynak Çin halkıydı. Onun emeği, sayısı, dayanıklılığı idi. Önce komünizm bunun için en uygun yol olarak görünmüştü. Parti kendi halkını en insafsız şekilde sömürebiliyor ve bunu ideolojik düzlemde haklı gösterebiliyordu.
Ama, hayır. Mao’dan sonraki yöneticiler bu sistemin yeterince verimli ve hızlı olmadığına karar verdiler. Deng Şao Ping’in dediği gibi Çin’e herhangi bir kedi değil, ‘fare yakalayan kedi’ lazımdı.
Kendi emeklerinin yanı sıra, yabancı sermayeye kapıları açarak başka yerlerden ‘artı değer’ aktarımına izin verdiler. Tüm Çin bir fabrikaya döndü. Geri kalmışlığın belkemiği kırıldı.
Ya kırılan onur? Onunla birlikte Çinlilerin ruhuna sinmiş olan aşağılık duyguları?
Onlar o kadar kolay gitmiyordu.
Bunun için bütün dünyanın parmak ısıracağı büyük bir gösteri gerekiyordu. İki gün sonra başlayacak olan Olimpiyatlar işte o gösteridir!
//-----------------------------------------------------

Haluk'un Radikal'deki yazisi icin buraya tiklayabilirsiniz.